5 Ağustos 2010 Perşembe

Young Boys aldı götürdü!


İlk maçı izledikten sonra futbol sohbetlerinde ister misiniz bu Young Boys birkaç sene sonra Avrupa futboluna damga vuracak bir takım olsun da attıkları ilk tokat bize denk gelsin diye şakayla karışık takılıyordum. Güzel bir tokat atıldığı çok açık ama damga vurabilirler mi onu şimdilik bilemeyiz. İlk maç üzerine edindiğim yeteneksizler fikrini bu maç için de aynen koruyorum. Yine ilk maçta F.Bahçe için edindiğim ne oldu da bu takım bu kadar kötü oynuyor sorusu da hala çözümlenememiş bir şekilde kafamda duruyor...

Maç öncesinde açıkcası şöyle düşünüyordum. Halihazırda bu takım büyük bir sistem değişikliğine gitmiş değil ve geçen sene öyle ya da böyle galibiyetler almış, Uefa Avrupa liginde bile belli bir seviyeye çıkmış bir takım. Gelen iki kanat oyuncusu ile birlikte ilk defa iki açık mevkisinde de safkan kanat oyuncularıyla (stoch için safkan diyemesek de modern diyebiliriz) oynayacak. Biraz sallansa, kötü oynasa dahi galip gelerek bu maçı bitirecektir diye tahmin etmiştim.

Her şeyden önce sahada fiziken rakibinin çok gerisinde bir F.Bahçe vardı. Koşmaktan, tempo yapmaktan nasıl bu kadar aciz kalabilirler anlamak mümkün değil. Sezon öncesi yüklemelerinin bir sonucu olabilir mi bilemiyorum. Takımın kronik temposuz futbol anlayışıyla dahi açıklanacak gibi değil. Kaderin bir cilvesi olsa gerek ki, öyle bir rakiple eşleşiyorsunuz ki en iyi yaptıkları şey tempo! Rakip futbolcular haydi eller havaya diye tempo tuttukça F.Bahçe takımı düğünde oynamaya nazlanan kızlar gibiydi. Young Boys yine çoğu hücumunda varyasyonlar üretebilecek sayıda çoğabildi ama ilk maçın aksine defans bloklarını daha emniyetli bir yerde ve sayıda kurdular.

4-2-3-1 ya da 4-2-4



Maçın başı itibariyle Fenerbahçe’nin sahaya dizilişi bu şekildeydi. İleri uç kanat oyuncuları Dia ve Stoch maça çok önde başladılar. Alex’de orta alana gelip top almak oyun kurmak gibi işlere bulaşmadığından F.Bahçe 4-2-3-1 görünümlü 4-2-4 gibi oynadı. Rakamlar aslında bu safhada çok önemli değil. Yalnız rakamların getirdiği bir sonuç var. Takım adına kötü olan ilerdeki dörtlünün top rakibe geçtiğinde de grafikte gördüğünüz pozisyonlarından hiç ödün vermeden büyük bir istikrarla(!) aynı yerde beklemeleriydi. Top kaptırılıyor dörtlü yerinde. Top tekrar F.Bahçe takımına geçtiğinde dörtlümüz yine yerinde. Onların pozisyonlarına duyduğu bu sevgi ileriye çıkmak, orta alanda oyun kurmak isteyen takımın tekrar top kaptırmasına neden oldu.

Alex?

 Burda takımı hücuma kaldırmak adına sorumluluk Alex’in mevkisinde oynayan oyuncuda, yani şu an için Alex’te. Orda oynayan oyuncunun çevik, teknik, toplu ve topsuz alanda hareketli ve yaratıcı olması gerekiyor. Alex teknik ve yaratıcı özelliklere sahip ama bu yeteneklerini kullanmak için gerekli çeviklik, hareket ve tempo eksik. Böylelikle bu meziyetleri de heba oluyor. Çünkü defansif anlamda ortaya pek bir şey koymasa bile takımın iki ileri uç kanat oyuncusu görevlerini iyi yapıyor/ yapmaya çalışıyor. Burda Alex ya da muadili bir oyuncunun yapması gereken topu hücuma taşıyan orta saha oyuncularından alarak hızla kaleye doğru dönmek şart olmasa da belki bir rakibini ekarte ederek  pozisyonu yeşertecek tohumu dikmek. Ama Alex yerinden kımıldamadığı gibi ayağına gelen topları da genellikle duvar pası olarak kullanıyor. Topu birkaç metre sürdüğünü göremiyorsunuz. Ne forvet oynamak için ne de oyun kurucu olmak için gerekli hareketliliğe sahip. Alex gibi 10 numaralar Avrupa futbolunda tarihe karıştı ama biz geriden geliyoruz…

Dia ve Stoch




 İssiar Dia görüldü ki top sürebilen hızlı bir oyuncu. Henüz çok güçlü olmadığından öyle gözükmüş olabilir pek aşırı bir tekniğe sahip değil. Yani benzetme yaparsak Quaresma tekniğinde değil.  Ama hızı ve topu sağa sola çekebilmesi  rakibini geçmesi için yeterli olacaktır. Bugün erken yorulduğunu ve bu yüzden oyundan çıktığını hesaba katarak ilerde topa daha hakim olabileceğini düşünüyorum. Dia oyunu daha çok çizgide oynamayı seviyor ve içeri kanattan yumuşak bir açı ile katediyor. Stoch ise çizgiden direk doksan derecelik açılarla topu sağına çekerek içeri katediyor. Ayrıca Stoch tıpkı geçen sene Özer’de gördüğümüz gibi zaman zaman Alex’in bulunduğu alanda gezinirken, Dia kanadından vazgeçmiyor. İki aynı tip yerine iki farklı tip kanat oyuncusu olmasının bana kalırsa mahsuru yok.


Alex’siz hayat?




İlk maçta 10 kişi kalan takım için yapmadığı değişikliği işler sıkıya gelince bu sefer yapıyor Aykut Kocaman. Evvela abdestsiz dokunulamayan Alex’i oyundan alma yürekliliğini gösterdiği için kendisini –abartmıyorum- can-ı gönülden kutluyorum. Her ne kadar şu takım için verdikleri yabana atılamazsa da Alex varken bu takım başka türlü oynayamıyor; Alex karakteriyle, oyun stiliyle oynatmıyor adeta. Senelerdir özlediğim tabloyu tam olmasa bile şablon olarak sahada görmekten memnun oldum. Eğer ilerde bu yönde bir değişim yaşanacaksa değişim ikinci ayağı orta sahada olmalı. Özer ve M.Topuz belki performanslarıyla transfer zorunluluğunu ortadan kaldırara işlerin Aykut Kocaman için hızlanmasını sağlayabilir. İsterdim ki maç bu şablonla çevrilsin ve Alex olmadan da bu takımın gol atabildiği görülebilsin. Ne yazık ki Stoch’un kırmızı kartı yine her şeyi berbat ediyor. Nitelik olarak sarı kartı olan Kazım’ın topu havaya atması ile sarı kartı olan Stoch’un kendini yere atması arasında bir fark yok. Hakeme çelme takan Selçuk’un ise hiç özrü yok! Uyarılar yapılıyordur sanıyorum, bakalım bu kırmızı kartlar daha maddi yaptırımlara dönecek mi?

Cristian?



Hiç uzatmayacağım. Defanstaki arkadaşlarından topu alarak oyun kurmaya çalışmak hiç yok. Eskaza aldığı zaman topu dikine oynamak hiç yok. Hücuma katılmak sıfır, geride mücadele sıfır. Hareketlilik sıfır, maçı izlemekte üstüne yok!

Aykut Kocaman?
Maç sonrası basın açıklamasını gece yarısı tekrar eden programlardan dinledim ve ona olan inancımı pekiştirdim. Bu takımın birikmiş sorunları var ve bunları gidereceğim diyor. Alex’siz oyunla ilgili gelen sorulara bu takım son 5 senede 1 kere şampiyon oldu diyor. Değişmesi gereken her şeyin en farkında olan adam. Bugün taraftarın tutumu gösterdi ki pek fazla zamanı yok. Acele etmeli…

Yani?
Young Boys aldı götürdü…

3 yorum:

nassoi dedi ki...

iyide biz bu kadar topçuyu şampiyonlar liginde başarılı olmak için alıyoruz kafam karıştı bütün sene ne yapacağız.
Bu takım problemli bir takım Aykut'a başarılar ama işi çok zor bu adamlarla!! mesela christianı gönderebilmeli ve hemen yeni bi transfer yapmalı eğer yetkisi varsa,diğer adamları saymıyorum isimleri belli madem şamp. liginden elendik en azından bi sene sonraya hazırlanalım.

Erdem dedi ki...

her sene olduğu gibi şampiyonlar liginden elendik uefada şampiyonlugu hedefliyoruz gibi bir avuntu kaldı elimizde. yapılacak o kadar çok şey varmış gibi duruyor ki sıranın uefaya gelmesi zor gibi. Ama belli olmaz, sihirli bir dokunuş her şeyi değiştirir belki :)

nassoi dedi ki...

Açıkçası uefada finali şampiyonlar liginde çeyrek finale değişmem. Chelseayi eleme ihtimalini sevmiştik az şey mi :)
Fenerin kadrosu şu an oyun hamuru gibi bi çok farklı şey çıkabilir ortaya ama en az ekim ayını bulur hazırlanmak yani puan kayıpları yine yolda.