22 Eylül 2010 Çarşamba

Ben Harry Potter gelsin derim


İlk hafta alınan beraberlik sonrası Mourinho “Ben Harry Potter değilim” açıklamasını yaptı. Real Madrid’in başına geçtiğinde Mourinho için getirilen eleştiriler hep aynı çerçevedeydi: “Defans oynatıyor, R.Madrid stiline uygun değil”. Elbette koskoca R.Madrid defansif oynamaz hele Florentino Perez döneminde! Hoca öğütmekte eline su dökülmeyen bir değirmen olan Perez’in takımı şampiyon yapan Capello’yu “sıkıcı futbol” oynattı gerekçesiyle gönderdiği herkesin dilinde. Mourinho sıkıcı ve defansif bir futbol oynattığı yönündeki eleştirilere sert çıkıyor. Cevabı belli, kazandığım kupalara ve attığım gollere bakın!

Mourinho kızıyor ama ben onun yönetimindeki Chelsea maçlarını sıkılarak izlediğimi hatta bazen izlemekten vazgeçtiğimi iyi biliyorum. Ancelotti’nin Chelsea’si ise bambaşka. Son iki maçını 90 dakika izlediğim R.Madrid, aynı sıkıntıyı yaşattı bana. R.Sociedad maçında attıkları şanslı goller, Sociedad’ın kaçırdığı şanssız goller… Espanyol maçı, Espanyol’un bir Sociedad olamaması nedeniyle iyice zevksiz ve sıkıcı geçti. Gecenin Harry Potter’ı Carlos Gomez’in (hakem) Madrid takımına önce penaltı sonra kırmızı kart hediye etmesi skoru 3-0’a getirdi. Pepe’nin atılması sonrası Mourinho’nun 4-3-2 gibi oynaması akıllıca, özellikle ikinci golde Espanyol’un savunmasını anlamsızca ileri çıkarması aptalcaydı. Hattızatında kırmızı kartlara kadar penaltının gölgesinde giden bir maç, kırmızı kartlardan sonra “şık” ama “sıkıcı” bir skora döndü.

Mourinho Harry Potter değilim diyor ama bu şekilde devam edecek bir sezon sadece “kupa” sonuyla götürebilir kendisini. Aksi halde  Hansel ya da Gretel’den birisi olacaktır.

Hiç yorum yok: