16 Ekim 2010 Cumartesi

Beşiktaş 2-3 Manisa: Karaman Şah Schuster Mat!



Hikmet Karaman'ın oldukça iddialı olduğu ve iddiasını kanıtladığı bir maç oldu. Maçtan sonra “Bugün fark yapabiliriz” diyerek oyuncularını motive ettiğini söyledi. Karaman'ı bu kadar yüreklendiren hepimizin malumu Beşiktaş'ın önde kurulan defans çizgisi. Schuster'in sevdiğim bir yönü kadro tercihi ve taktik dizilişte esnek davranabilmesi. Yalnız bu esnekliği söz oyun felsefesine geldi  mi pek göremiyoruz. Diziliş, rakip, şartlar her ne olursa olsun aynı çizgide oynamaya çalışıyor. Daha doğrusu ortada bir oyun var, Schuster oynamıyor!


Bu maçın özelinde Beşiktaş

Bugün her zamankinden farklı bir şekilde 4-3-1-2 olarak nitelendirebileceğimiz bir dizilişle sahaya sürdü takımını. Fink merkezde ve stoperlere daha yakın konumda, Ernst sağ çizgide Hilbert'e, Necip sol çizgide İbrahim'e badi edilmişti askeri jargonla. Ernst bu işi iyi yaptı fakat Necip sola kaymak yerine çoğu zaman Ernst'e yakın oynayarak Beşiktaş'ı tek kollu, İbrahim'i de çaresiz bıraktı. Bu tür bir diziliş nispeten kanatsız göründüğü için beklerin hücuma sıkça katılmaları, hatta nerdeyse bir 3-5-2 beki gibi davranmaları gerekir. Beşiktaş'ın iki beki de hücuma fazlaca destek verdiler. Yalnız bu desteğin ve dizilişin getirdiği dezavantajları gidermek için Schuster'in bir şey yaptığını göremedik. İki bekin aynı anda hücuma çıkması ayaklarına orta çizgiye basma zorunluluğu getirilen iki stoperin çaresiz kalması demektir. Burada gayet sistemli ve mekanik bir şekilde, atak yapan kanadın ters beki pozisyonunu kaybetmemeli. Bununla beraber stoperler bu maça özel olarak rakibi daha geride karşılamalıydı. Ayrıca rakip kaleye nispeten daha yavaş bir tempoda ve bol pas yaparak hücum denemeleri yapmaya çalışmak yenilen ilk goldeki gibi hataları bertaraf etmeye yardımcı olabilir.  Bu tür bir dizilişte forvet tercihleri de ön plana çıkıyor. Bobo ve Nobre gibi iki santrafor yerine içlerinden birinin Holosko tipi kanat/forvet ile değişmesi Beşiktaşın hem takım savunmasına hem de hücum varyasyonlarının verimine etki edecektir. Nasıl mı?



Holosko gibi hakeretli ve zaten kanat/forvet oynamaya elverişli bir futbolcu bu tür bir dizilişte hem ikinci/destek forvet hem de joker kanat olarak kullanılabilir.  Grafikte topun Ernst’te olduğunu ve Beşiktaş’ın atağa kalktığını düşünelim. Hilbert sağ çizgiden hızla bindirme yapıyor. Hilbert’in boşalttığı alanı olası bir top kaybında savunabilmek için Fink bu bölgeye yakın pozisyon alıyor. Ters tarafta İbrahim Üzülmez lüzumsuz bir şekilde ileri çıkmak yerine emniyetli bir pozisyonda bekliyor. Neden lüzumsuz olduğunu söyleyeceğim. Şimdi Ernst iki şey yapabilir:

1- Topu Hilbert’e oynamak (bu maçta yaşanan Ernst-Hilbert verkaçları gibi) Bu durumda normal olarak Hilbert çizgiye inecek ve Holosko’da arka direkten hücuma destek verecek.

2- Atağın yönünü değiştirmek. Yani farzı misal Tabata veya Necip’ten biriyle hücum yönünü sol çizgiye çevirmek. Bu durumda da top Necip ile buluştuğunda Holosko çizgide bir kanat oyuncusu pozisyonunda topu alıp ceza sahasına dribling ile yüklenebilir. Veya orta. Pozisyona göre o kadarına karışmıyoruz :) Böylelikle oyun sola çevrildiğinde İbrahim Üzülmez'in de bindirme yapması ve iki stoperi orta alanda çaresiz ve bir başına bırakması gerekmiyor. Holosko ve Necip üstleniyor bu görevi. Holosko'yu savunan bek dengesiz kalıyor, Tabata Bobo'nun yanına demarke vaziyette ikinci forvet olarak giriyor. Kafamızda çok çeşitli varyasyonlar üretebiliriz. Önemli olan işin mantığı.

Aynı senaryonun tam ters kanatta cereyan ettiğini de hayal edebiliriz. Bu sefer kişiler tam tersi pozisyondan yer alacak. Böylece sadece Holosko gibi bir oyuncunun bu mantelite ile oynatılması hem takım savunmasında hem de hücum denemelerinin çeşitliliğinde artı sağlayabilir. Ama Schuster Nobre ve Bobo gibi bir tercih yaptı. Defansı inatla öne çıkardı. Necip’in sol tarafta pasif kalmasına çare üretemedi, İbrahim ve Hilbert’in her ileri çıkışında Beşiktaş korkulu rüyalar gördü. Sahada iki forvet olmasına rağmen Beşiktaş topu onlara taşımakta zorluk çekti. Yani bana göre felsefesini ve esnekliğini çok beğendiğim Schuster bu maçı kaybetti. Kazanan kim?

Hikmet Karaman: Şah ve mat

Evet hikmet Karaman bu maça çok çalışmış. Daha doğrusu oyuncularını çok çalıştırmış. Çünkü maç içinde takımına uygulattığı prensipler muhteşem buluşlar değil. Ama böyle söylememiz Hikmet Karaman’ın başarısını gölgelemez. Schuster resmen mat oldu Karaman karşısıda. Yalnız Schuster oynamıyordu! Evet Schuster oynamıyordu. Schuster’in Manisa’yı önemseyip maça dahil olmadığını anlatıyoruz satırlardır. Tabi biz Schuster’in ismine bakarak bu yorumu yapıyoruz. Yok gerçekten Schuster buysa o zaman sözü Hıncal Uluç’a vermek gerekir :)

Hakan Kutlu’dan sonra 4 maçta 3 galibiyet, galibiyetlerin ikisi Trabzon ve Beşiktaş deplasmanlarında. Olacak şey değil! Manisa maçın sonlarında girdiği stres ve ceza sahası çevresinde yaptığı acemi faullerle işini zora sokması dışında karakterli ve oturmuş bir takım görüntüsü veriyor. Isaac sağ çizgide kanat/forvet olarak kendini bulmuş. Murat Erdoğan her zaman savunduğum gibi Anadolu takımlarında çok şey değiştiren beyin görevini layıkıyla üstleniyor. Makukula, Simpson, Ömer Aysan… Hikmet Karaman’ın elinde iyi bir takım olmuş Manisa. En sırıtan isim bana göre kaleci İlker Avcıbay. Bilmem yanılıyor muyum, kendisini Süper Lig kalitesinde bir kaleci olarak görmüyorum.



Hiç yorum yok: